Köþe Yazýlarý


BEYAZ HASRETÝ
Evet, sonunda beklediðim an çok da uzamadan geldi. Gazetemizdeki köþeme Lacivert ismini verdiðim günden beri, yaramaz çocuklar gibi bekliyordum. Hiç sormayacaksýnýz diye de içten içe telaþlanýyordum. Sonunda bir dostum sordu: “Saðlýkçýlarýn vazgeçilmez rengi beyazdýr, nereden çýktý þimdi bu lacivert?” diye.Gerçi kimse sormaz ise “Sonunda bir dostum sordu” diye bir cümle ile girip, bir ara anlatýversem içimdekileri diye düþünmedim de deðil.
Elbette saðlýkçýlarýn vazgeçilmez rengi beyazdýr. Onlar hep beyazlar içinde yetiþirler. Beyaz çok bütünleþmiþtir onlarla. Beyaz önlükleri, beyaz formalarý, beyaz sabolarý, kiminin otomobilleri bile beyazdýr.Hele bir de beyaz saçlarý varsa onlardan mutlusu yoktur. Neden mi? Çünkü, beyaz temizliktir, beyaz hijyendir, saflýktýr, güvendir, titizliktir.
Ýlk defa 1987’de beyazlarýmý giymiþtim. Ýlk hastamla karþýlaþtýðýmda ise üzerimde beyaz açýk yaka formamýn içinde beyaz tiþörtüm, üstünde beyaz uzun önlüðüm, altýmda beyaz pantolonum, beyaz çoraplarým ve bembeyaz tahta topuk terliklerim vardý. Öyle bir renktir ki beyaz içinde kendinizi öylesine temiz, öylesine berrak, öylesine güven verici hissedersiniz ki ses tonunuz yumuþar, bakýþlarýnýz sýcaklaþýr, göz akýnýz parlar.
1996’da Anesteziyoloji ve Reanimasyon uzmanlýk eðitimine baþladýðým ilk gün de böyle beyazlar içinde gitmiþtim hastaneye. Ameliyathaneye girdiðimde asistan arkadaþlar “Böyle çalýþamazsýn burada, þu yeþillerden giy bakalým” dediler. O gün beyazlarýmý aldýlar benden. Çalýþtýkça anladým niçin ameliyathanede beyaz giyilmediðini. Ufacýk bir kan lekesi bile kan kýrmýzý oluveriyordu beyazýn üstünde. Dehþet verici, insanýn tadýný kaçýran bir görüntü. Sonra baktým ameliyathanede, yoðun bakýmda, yeþiller, maviler baþka baþka formalar var insanlarýn üzerinde, ama üzerine kan damladýðýnda siyah oluveriyordu kýrmýzý; kimse rahatsýz olmuyordu beyazda olduðu kadar. Ama hastalar da bir baþka yaklaþýrdý, beyazlar içindeki doktora; arada kýskanýrdým. Beyaz hasreti çekerdim.Ýþte saðlýkçýlar böyle iki gruptan oluþur. Hastalarý için bembeyaz giyinenler ve hastalarý için beyaza hasret gidenler.
O yüzden beyazlar içindeki doktorunun yanýnda, yeþilli, mavili biri görürsen, bil ki onlarýn da yüreði beyaz, diðeri gibi. Þöyle bir gözünüzün önünden geçirin, yolunuzun düþtüðü hastane koridorlarýný. Ýþte simdi fark ettiniz deðil mi, sadece yüreði beyazlarý, onlarý pek hatýrlamaz hastalar ama canlarýný en çok emanet ettikleri de onlardýr sýklýkla.
Eþinizin doðum sancýlarý aniden bastýrýp, soluðu hastanede aldýðýnýzda, onunla ameliyathanenin kapýsýnda vedalaþýrken, onu karþýlayan beyaz önlüklü deðildir. Ama siz korkmayýn o da beyaz yüreklidir. Dedeniz tekerlekli sandalye ile yoðun bakýmdan taburcu olurken, size bundan sonra dikkat etmesi gerekenleri anlatan da beyaz önlüklü deðildir ama gözlerine bakýn, aký nasýl da parlar.
 Peki; neden lacivert? Baktým beyaz olmuyor, ben de kendime bir renk seçtim. Mavi, yeþil rengarenk formalar içinden; Lacivert. O günden beri, yaz, kýþ lacivert kýsa kollu formamý giyerim. Sonra ameliyathane, yoðun bakým derken, araya hastanedeki idari görevlerim, bakanlýk ziyaretleri, kurumlar falan girince bir de baktým ki, bir gün sýrtýmda lacivert ameliyat formam, bir gün lacivert takým elbisem; beyaz iyice hasretlik olmuþ bize. Ýþte bu yüzden beyaz hasreti, iþte bu yüzden “lacivert” köþemizin adý.  


2007-02-07 - Bahadýr SAVAÞ