Bir gün önceden tören kýyafeti hazýrlanýrdý. Sabah iþe gitmeden önce onu kýyafeti ile görmek için erkenden kalkardým. O, bu günü çok önemserdi. Yakýn dostlarýmýzdan bu günü unutanlara çok kýrýlýrdý. Tören için hazýrladýðý konuþmasý her zaman çok kýsa olurdu. Zaten onun herhangi bir konuda uzun nutuklar attýðý hiç görülmemiþtir. Beni kendilerine yakýn gören bazý meslektaþlarý onun için, “Eðer ne demek istediðini bakýþlarýndan anlamadýysan asla sorma, hemen kaç oradan” diye þakalaþýrlardý.
Emekli olduktan 4 yýl sonra yine bir on nisan günüydü. Ýzmir, Güzelyalý’da oturuyorduk. Sabah saatlerinde bir ambulans sesi ile irkildik. Ama ambulans uzaklaþmýyordu. Sesi uzun süre hep yakýndan geliyordu. Merakla balkona çýktým, caddede aðýr aðýr ilerleyen ambulans birkaç dakika sonra geri dönüyor, bir tur daha atýyordu. Benim gibi bir çok insan da balkonlara, pencerelere çýkmýþtý. Þoför yarý beline kadar camdan sarkmýþ balkonlara çýkan insanlara bakýyordu. Bu adam kesin deli diye düþünürken, babam yanýma geldi. O, yanýma gelince soför sireni kapatýp hemen ambulanstan indi ve baðýrmaya baþladý. “Buldum seni müdürüm, benim ben, Deli Kudret. Babamýn yýllar önce özel harekat timinde yanýnda çalýþan polisi Kudret, buralarda bir yerlerde oturduðumuzu duymuþ ama kesin adresi bilmediðinden kendince böyle bir yol bulmuþ. Hemen yukarý geldi. Sarýldýlar, elini öptü. Epeyce oturduk. Babam bu vefalý ziyaretten oldukça memnun olmuþtu.
Hastalandýktan bir süre sonra tedavisi ile ilgili bir Ýstanbul yolculuðumuz sýrasýnda Bursa çýkýþýnda bir yerlerde, bana hýzýmý 70 kilometreye düþürmemi söyledi. Düþürdüm, hemen ardýndan 50 kilometreye düþür diyince yine düþürdüm. Bu hýzda birkaç kilometre gitmiþtik ki polis ekibi durdurdu bizi. Rutin kontrol diye düþünürken görevli memur arabadan inmemi ve kaputu açmamý istedi. Neden diye sordum? Bana “ Radar tespit cihazým olduðundan þüphelendiðini, çünkü daha radarý görmeme imkan yokken, 70 kilometre hýz limiti tabelasýnda 90’dan, 70’e sonra da 50 kilometre tabelasýnda 50’ye düþtüðümü, söyledi. Ben güldüm, “Ýyi de benden kurallara uyduðum için mi þüphelendiniz” dedim. Polis de güldü “ama daha burada hiç hýzýný 50’ye düþüren çýkmadý, kesin bu iþte bir þey var” dedi. Öyle diyince o ana kadar hiç sesini çýkarmayan babam “Evladým ben buradayým daha ne olsun” dedi. Sesi duyunca baþýný içeri uzatan memur, babamý görür görmez iki adým geri attý, hazýr ola geçti ve sýký bir selam çaktý. “Sizi görmedik sayýn müdürüm kusura bakmayýn iyi yolculuklar” dedi.
Son yolculuðu da gönlüne göreydi. Zamanýn Ýç Ýþleri Bakaný Saadettin Tantan devre arkadaþý idi. Kaybettiðimiz gün onu aradým. Vasiyeti vardý. Çeþme’ye defnedilmek istemiþti. Resmi bir tören ile bayraða sarýlý uðurlandý. Gözyaþlarý içinde yüzlerce meslektaþýndan oluþan tören alayý, onu son yolculuðunda yalnýz býrakmadý. Þerefli bir mesleðin þerefli bir üyesiydi. Onunla hep gurur duydum. Tüm meslektaþlarýnýn polis günü kutlu olsun.